Eski albaydan olay Türkiye çıkışı: Ankara dört nola koşuyor, zaman daralıyor, acilen uçmalıyız acilen
Yunan emekli havacı Albay Giorgos Tsitsilianos, Türkiye’nin savunma alanında attığı adımlarla kendi ülkesinin aldığı kararları kıyasladı.

Birlik Gazetesi’nde yer alan habere göre, Yunanistan’da SL press gazetesinden emekli havacı Albay Giorgos Tsitsilianos isimli köşe yazarının kaleminden çıkan son analiz, Türkiye ve Yunanistan arasındaki savunma sanayii gelişimi farkını çarpıcı bir şekilde ortaya koyuyor. Özellikle savunma ihracatı ve teknolojik atılım konularında iki ülke arasındaki makasın giderek açıldığı belirtiliyor.

Yazıda, Türkiye’nin savunma sanayii alanında adeta “dört nala koştuğu” vurgulanırken, Yunanistan’ın ise hala “yolunu bulmaya çalıştığı” ifade ediliyor. Bu durum, özellikle aynı dönemlerde kurulan iki önemli havacılık şirketinin karşılaştırmasıyla daha net bir şekilde gözler önüne seriliyor.

1975 yılında Konstantinos Karamanlis döneminde kurulan Yunan Havacılık Sanayii (EAB), temel görevi olarak Yunan Silahlı Kuvvetleri’ne uçak ve uzay malzemeleri bakımı, onarımı ve üretimi konularında destek vermeyi hedefliyordu. Ancak yazar, aradan geçen 50 yıla rağmen EAB’nin kuruluş vizyonunu gerçekleştiremediğini ve hala “arayış içinde” olduğunu belirtiyor.

EAB’den sadece iki yıl önce, 1973’te kurulan Türk Havacılık ve Uzay Sanayii (TUSAŞ/TAI) ise benzer hedeflerle yola çıktı. Ancak TUSAŞ, Türk savaş uçakları ve helikopterlerinin bakım ve onarımının ötesine geçerek, birçok insansız hava aracı (İHA) tasarlayıp geliştirdi ve hatta ilk Türk savaş uçağı KAAN’ın üretimine başladı. Yazar, her iki şirketin kuruluş tarihlerinin yakınlığına dikkat çekerek, Türk şirketinin hızla gelişen yeni teknolojileri yakalamak için koştuğunu, Yunan şirketinin ise hala yerinde saydığını vurguluyor.

Yunan savunma sanayiindeki bu geriliğin sorumluluğunun “siyasi sistemin” geneline ait olduğu belirtiliyor. “İstemiyorlar mıydı? Bilmiyorlar mıydı? Yoksa yanlış zihniyet/mantık mı vardı? Yanlış politik tercihler mi?

Sorumluluk mevkilerinde yanlış insanlar mı vardı?” gibi sorularla, tüm bu faktörlerin bir “yapboz” oluşturduğu ve bu durumu yöneten tüm siyasi sistemin ana sorumluluğu olduğu dile getiriliyor.

Yazar, mevcut durumun kolayca düzeltilemeyeceğini ve birisinin sizden daha hızlı koşarken onu yakalamanın zor olduğunu ifade ediyor. Ayrıca, her şeyi bir anda değiştirecek “sihirli bir düğme”nin de olmadığını belirtiyor.

Makale, Yunanistan’ın savunma sanayiinde ileriye gidebilmesi için uzun bir zamana ve “olgun endüstriyel zihinlere” ihtiyaç duyulduğunu vurguluyor. Yazar, en azından “havacılık alanında” şimdiden koşmaya başlanması gerektiğini dile getiriyor. Yazının son satırlarında ise dramatik bir uyarı yer alıyor: “Umarız anlarız, mesafeyi azaltmak için, çünkü Türk kıskaçları her geçen gün belirsiz bir sonla sıkılaşıyor.”