
Netanyahu’nun uzun süredir ABD’yi sürüklemeye çalıştığı savaş senaryosu gerçeğe dönüştü. Kritik bölgeyi hedef alan saldırı sonrası gözler Fordo nükleer tesisine çevrildi. Dağın derinliklerine inşa edilen tesise yönelik sığınak delici mühimmatla yapılan saldırı, olası bir nükleer sızıntı tehlikesini gündeme taşıdı. Peki, Fordo 2. Çernobil tehdidi mi, ABD’nin vurduğu nükleer tesislerde sızıntı var mı? İşte detaylar.
İsrail’in 13 Haziran’da İran’a karşı düzenlediği saldırılarda yeni bir perde daha aralandı. ABD’nin bu saldırılara dahil olup olmayacağı tartışılırken, Washington yönetiminden gelen açıklama tüm dünyada endişeye neden oldu. ABD Başkanı Donald Trump, geçtiğimiz saatlerde yaptığı açıklamayla İran’ın nükleer tesislerinin vurulduğunu resmen duyurdu.
Açıklamanın hemen ardından gelen bilgiler, saldırının boyutlarını gözler önüne serdi. ABD’nin, tesisleri B-2 ile hedef aldığı bildirildi.
Havada yakıt ikmali ile sınırsız menzile sahip olduğu bilinen bu uçakların taşıdığı “sığınak delici” olarak bilinen GBU-57A/B MOP bombalarının da bir savaşta ilk kez kullanıldığı bildirildi. Diğer taraftan B-2 bombardıman uçağının hızı da dikkat çeken özellikler arasında yer alıyor.
Saldırının ardından radyasyon sızıntısı riski yeniden gündeme geldi.
İran, ABD’nin Fordo, Natanz ve İsfahan’daki tesislere yönelik saldırısına sert tepki gösterdi. İran yönetimi, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nın (UAEA) bu saldırılara kayıtsız kalmasını eleştirerek, Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Anlaşması (NPT) başta olmak üzere uluslararası hukukun açıkça ihlal edildiğini bildirdi.
Fordo: Dağın içine gömülü nükleer kale
Günlerdir dünya kamuoyunun gündeminde olan Fordo Nükleer Tesisi, İran’ın en stratejik nükleer altyapılarından biri olarak biliniyor. Resmi adıyla Şehit Ali Muhammedi Nükleer Tesisi, güvenlik amacıyla yaklaşık 800 metre dağ içerisine kazılmış durumda.
Saldırının detayları ise dikkat çekici. ABD’nin, Fordo’yu 6 sığınak delici mühimmatla hedef aldığı, diğer iki tesisin ise Amerikan denizaltılarından fırlatılan 30 Tomahawk füzesiyle vurulduğu öne sürüldü.
Fordo’nun vurulmasında kullanılan GBU-57 tipi MOP (Massive Ordnance Penetrator) bombası, yaklaşık 61 metre betonu delebilme kapasitesine sahip. Bu mühimmat, yalnızca B-2 “stealth” bombardıman uçakları tarafından taşınabiliyor ve her uçakta sadece iki adet bomba bulunuyor.
Sızıntı veya patlama olabilir mi?
Saldırı sonrası “nükleer patlama olur mu?” sorusu gündeme gelirken, uzmanlar bu ihtimali zayıf görüyor. 1945’te Hiroşima’ya atılan U-235 bazlı nükleer bomba örneği üzerinden yapılan değerlendirmelerde, kontrolsüz bir fisyon zincirleme reaksiyonu için yeterli düzeyde zenginleştirilmiş uranyumun tek bir noktada toplanması gerektiği belirtiliyor.
CNN Türk’ün haberine göre; Portsmouth Üniversitesi’nden Prof. Jim Smith, Telegraph’a yaptığı açıklamada, “Bu tür bir nükleer patlama yaratmak için gereken miktarda malzemenin tek bir noktada toplanmış olması beklenmez. Zaten kimse o kadar zenginleştirilmiş uranyumu bir araya koyacak kadar aptal olmaz” ifadelerini kullandı.
Çernobil benzeri bir felaket mümkün mü?
1986’daki Çernobil faciasının ardından yaşanan 30 kilometrelik tahliye bölgesi, gözleri olası sızıntı riskine çevirdi. Basic adlı küresel güvenlik düşünce kuruluşu uzmanlarından Dr. Dave Cullen, Fordo’da kullanılan UF6 (uranyum hekzaflorür) gazının ciddi tehlike arz ettiğini kaydetti.
Cullen, UF6’nın yayılma potansiyelinin katı uranyuma kıyasla daha yüksek olduğunu ve patlama anında ortaya çıkacak etkiyi şu faktörlere bağladı:
Tesisteki UF6 miktarı
Patlama anında buharlaşıp buharlaşmadığı
Gazın dağın dışına sızıp sızmadığı
Patlama sonucu kimyasal yapısında bir değişim olup olmadığı
Uzmanlar, eğer uranyum ve UF6 yüzeye çıkarsa, radyoaktif kimyasalların çevreye salınabileceği uyarısında bulundu. Tesisin yakın çevresinde kalıcı kirlenme riski doğabileceği belirtilirken, UF6’nın havayla temas ettiğinde daha az tehlikeli bileşiklere dönüşme eğiliminde olduğu ifade edildi.
İran: Sızıntı yok
Ulusal Nükleer Güvenlik Sistemi Merkezi, ABD’nin İran’daki Fordo, Natanz ve İsfahan olmak üzere üç nükleer tesise saldırısının ardından açıklamada bulundu.
İncelemeler sonunda tesislerde radyoaktif sızıntının olmadığının anlaşıldığı vurgulanan açıklamada, “Alınan önlemler ve önceki planlama ile radyoaktif madde tespit sistemleri tarafından kaydedilen bilgiler dikkate alındığında, herhangi bir kirlenme belirtisi kaydedilmemiştir. Bu nedenle, söz konusu tesislerin çevresinde yaşayan sakinler için herhangi bir tehlike bulunmamaktadır” ifadeleri kullanıldı.