Cihat Yaycı yaptığı açıklamada, “FETÖ’nün çeşitli girişimlerde bulunduğunu görüyoruz. Bununla birlikte, diasporalarla birlikte hareket etmeleri ve Türkiye içindeki fon destekli medya ile bazı akademisyenlerin, ülkenin birlik ve bütünlüğünü bozmaya yönelik faaliyetleri dikkat çekiyor.

PKK/YPG’nin Türkiye’ye yönelik bazı hareketleri olabilir ve bu yapıların arkasında Amerika’nın yanı sıra dolaylı desteği bulunan Rusya, İran ve İsrail gibi aktörler yer alıyor. Tüm bunları bir araya getirdiğimizde, Türkiye’nin iç cephede çok güçlü olması gerektiği açıkça ortaya çıkıyor. Ekonomik zorlukları da göz önünde bulundurduğumuzda, Türkiye’de kaos, karmaşa ve kargaşa (3K) yöntemiyle devleti yönetilemez hale getirme girişimlerinin sürdüğünü söyleyebiliriz.

Bunun yanı sıra, bazı çevreler, anayasa değişikliği tartışmaları üzerinden Türkiye’de bölünmeyi teşvik edici hareketler organize etmeye çalışıyor. Bunun karşısında vatansever kesimlerin direnciyle bir gerilim oluşturulması hedefleniyor.

Türkiye’de çeşitli siyasi taraflar arasında sadece bir çekişme değil, derin bir gerilim yaratılmak isteniyor. Bunun yanında, sivil toplum kuruluşları (STK’lar) ve diğer bazı yapılar aracılığıyla toplumda kaos ve karmaşa ortamı oluşturularak, “devlet yönetilemez hale geldi” algısı yaratılmaya çalışılıyor.

Bu sürecin nihai hedeflerinden biri, Türkiye’de bir teknokrat hükümetinin gerekliliğini gündeme getirmek. Bu tezin savunucuları, şu ana kadar devletin çeşitli kademelerinde yer edinmiş, iktidara ya da farklı siyasi gruplara yakın gibi görünen FETÖ’cü bürokratların bir hükümet kurmasını sağlamayı amaçlıyor. 15 Temmuz’da başaramadıklarını, bu yöntemle gerçekleştirebileceklerini düşünüyorlar.

Bu noktada, Türkiye’de iç cephede birlik ve beraberlik büyük önem taşıyor. Türk milleti kimliğinin korunması, bu tür girişimlere karşı en önemli güvencelerden biridir” dedi.