Korkutan Üçüncü Dünya Savaşı senaryosu: Rutte anlattı! Çin ve Rusya’nın İran’a tutumları

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Çin Devlet Başkanı Şi Cinping’in eş zamanlı askeri hamleler yapabilir diye NATO Genel Sekreteri Mark Rutte tarafından dünyanın Üçüncü Dünya Savaşı tehlikesiyle karşı karşıya olduğu öne sürüldü. Öte yandan Çin ile Rusya’nın İran’a karşı güncel siyasi tutumları ne anlama geliyor?
Rutte, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Çin Devlet Başkanı Şi Cinping’in eş zamanlı askeri hamleler yapabileceğini iddia etti. Böyle bir senaryonun küresel çapta büyük ölçekli çatışma anlamına geleceğine dikkat çeken Rutte, dünyanın kıyametin eşiğine sürüklenebileceğini belirtti.
Çin’in Tayvan üzerinde hak iddia ettiğini kaydeden Rutte, Pekin yönetiminin ada ülkesine saldırabileceğini öne sürdü. Rutte, Rusya’nın da “eş zamanlı olarak” Baltık ülkelerini hedef alabileceğini dile getirerek, 3. Dünya Savaşı ihtimali konusunda uyarıda bulundu.
Rutte, bu tür bir işgal girişiminin Batı için ciddi bir tehdit oluşturacağını belirtti. Rusya’nın askeri kapasitesini hızla artırdığını vurgulayan Rutte, Batı’nın savunma yatırımlarını acilen güçlendirmesi gerektiğinin altını çizdi.
New York Times’a (NYT) demeç veren NATO Genel Sekreteri, Rusya’nın Ukrayna savaşında Kuzey Kore ve İran gibi ülkelerden destek aldığını hatırlattı. Rutte, Moskova’nın askeri üretim kapasitesinin Batı’nın çok önünde olduğuna dikkat çekti.
NATO Genel Sekreteri Mark Rutte
“RUSYA, 3 AYDA NATO’DAN 3 KAT FAZLA EKİPMAN ÜRETİYOR”
Rusya’nın askeri kapasitesinin NATO için bir tehdit olduğunu savunan Rutte, “Bu konuda saf olmayalım. Ruslar, 3 ayda NATO’nun 1 yılda ürettiğinden 3 kat fazla mühimmat üretiyor” dedi.
Çin’in Tayvvan’a askeri müdahalede bulunma kararı alması durumunda Rusya’dan NATO’nun dikkatini dağıtmasını isteyeceğini belirten Rutte, şunları dile getirdi:
“Eğer Şi Cinping Tayvan’a saldıracaksa, öncelikle Vladimir Vladimiroviç Putin’i arayıp, ‘Hey, bunu yapacağım ve senden de NATO topraklarına saldırarak onları Avrupa’da meşgul etmeni istiyorum’ diyecektir. (Şi ve Putin’in) Planları muhtemelen bu şekilde ilerleyecek ve onları caydırmak için iki şey yapmamız gerekiyor.”
Rusya, Ukrayna Savaşı’nın başlamasıyla askeri mühimmat üretimini artırdı. Putin, ‘özel operasyon’ nedeniyle ülke sanayisinin yeniden organize edildiğini ve ordunun ihtiyaçlarını karşılamak için kapsamlı bir planın uygulandığını kaydetmişti.
NATO’NUN CAYDIRMA PLANI
NATO Genel Sekreteri, İttifak ülkelerinin bir arada ve güçlü durması halinde Putin’in Baltık ülkelerine saldıramayacağını kaydetti. NATO’nun savunma harcamalarını artırmasıyla Çin ve Rusya’ya karşı caydırıcılığını da artıracağını bildiren Rutte, Hint-Pasifik bölgesiyle iş birliğinin önemine değindi.
Rutte, NATO’nun bu bölgedeki müttefikleriyle savunma sanayii alanında ortak çalışmalar yürüttüğü bilgisini paylaştı. ABD Başkanı Donald Trump’ın da bu iş birliğine destek verdiğini vurgulayan Rutte, Batı’nın Rusya ile müttefiklerine karşı kolektif bir savunma stratejisi geliştirmesi gerektiğini açıkladı.
Filipinler ve ABD arasında her yıl düzenlenen “Salaknib ve Balikatan (SABAK)” askeri tatbikatı, bu yıl 11 Nisan-24 Mart tarihlerinde yapılmıştı. ABD ve Filipinler, her yıl SABAK ortak askeri tatbikatını düzenliyor. Yerel dillerde Salaknib “kalkan”, Balikatan ise “omuz omuza” anlamına geliyor.
MEDVEDEV: RUTTE RUSÇA ÖĞRENMEYE BAŞLASIN
Rusya Güvenlik Konseyi Başkan Yardımcısı Dmitri Medvedev, Rutte’nin açıklamalarını sert bir dille eleştirdi. Daha önce Rusya’da devlet başkanlığı da yapan Medvedev, sosyal medya platformu X üzerinden yaptığı paylaşımda, Çin ve Rusya’nın Batı’ya karşı ortak operasyon yapacağı iddiasını reddetti.
Rus yetkili, “Rutte, Rusça öğrenmeye başlasın. Belki Sibirya’daki bir çalışma kampında işine yarar” yorumunu yaptı.
PUTİN, UKRAYNA’DA SAVAŞIN DEVAM EDECEĞİNİ SÖYLEDİ
ABD Başkanı Trump ve Putin 3 Temmuz’da bir telefon görüşmesi gerçekleştirmişti. Bir saat süren görüşmede, iki lider Ukrayna, İran ve Orta Doğu konularını konuştu. Kremlin, Trump ve Putin’in görüşmelere devam etme konusunda mutabık kaldığını duyurmuştu.
Kremlin Dış Politika Danışmanı Yuriy Uşakov, Putin’in telefon görüşmesinde Trump’a Ukrayna krizinin “temel nedenlerini ortadan kaldırma yönündeki hedefinden vazgeçmeyeceğini” bildirdiğini söyleyerek, şu ifadeleri kullanmıştı:
“Trump, askeri eylemlerin en kısa zamanda sonlandırılması konusunu bir kez daha dile getirdi. Putin, Rusya ile Ukrayna arasında İstanbul’daki görüşmelerde sağlanan anlaşmaların uygulanması süreci hakkında bilgi vererek, Rus tarafının müzakere sürecini sürdürmeye hazır olduğunu belirtti. Putin, Rusya’nın krizin temel nedenlerini ortadan kaldırma hedefinden vazgeçmeyeceğini bildirdi.”
Trump, Putin ile yaptığı telefon görüşmesinin ardından bir açıklama yaparak, Ukrayna barışı konusunda “hiç bir ilerleme” kaydedemediğini ifade etmişti.
Çin ile Rusya’nın İran’a karşı güncel siyasi tutumları ne anlama geliyor?
Çin ve Rusya gibi “Küresel Güney”in temsilcisi olan ülkelerin İran’a karşı pozisyonlarının ne olacağı da dünyayı okumaya çalışan analist ve insanların gündeminde ana gündem maddelerinden bir tanesi olmayı sürdürüyor.
İsrail ve İran arasında gerçekleşen çatışmaların ABD Başkanı Donald Trump’ın nihai “kararı” ile bir son bulması, sonrasında dünyadaki dengelerin ne şekilde gelişeceği noktasında soru işaretleri oluşturmaya devam etmişti.
New York Times’ın derlediği haberde, İran’ın Rusya’ya savaş için insansız hava araçları ve balistik füzeler satması ile beraber Çin’e petrol sevkiyatı yapmasının uluslar arasındaki birlik konusunda şüpheleri artırdığı notu kaydedildi.
Askeri ve ekonomik büyüklük açısından en güçlü iki ülke olan Çin ve Rusya, Amerika’nın eylemleri hakkında göstermelik kınamalar yayınlarlarken, İran’a maddi olarak yardım etmek için herhangi bir eylemde bulunmadıkları dikkat çekti.
Ortak komünist geçmiş ve Amerikan karşıtı savaş
Tarihi olarak Çin ile Rusya arasındaki bağ sorgulandığında, ortak Komünist geçmişe sahip olmaları ve 1950-1953 yılları arasında Kore Yarımadası’nda yaşanan ve Mao’nun Çin’inin de katıldığı Amerikan karşıtı savaşa dayandığı kaydedildi.
“Rusya ve Çin, bu sefer İran’ın imdadına koşmadı, başkalarının savaşlarına karışmak istemiyorlar”
Carnegie Rusya Avrasya Merkezi Direktörü Alexander Gabuev, konuya ilişkin açıklamalarda bulundu. Gabuev, “Bu çatışmanın gerçekliği, Rusya ve Çin’in İran’ın imdadına koşmadığı şeklinde ortaya çıktı. Bu da tüm ‘eksen’ fikrinin sınırlarını ortaya koyuyor.” dedi.
Sözlerine sürdüren Gabuev, “Her biri oldukça bencil ve başkalarının savaşlarına karışmak istemiyor. Bunlar çok farklı savaşlar ve farklı çatışma kümeleri. Bu ülkelerin ABD ve müttefikleriyle aynı yapıları, değerleri ve kurumsal bağları paylaşması gerekmiyor.” ifadelerini kullandı.
“Otokratik sistemler”
Yazıda, aynı zamanda “otokratik sistemlere” sahip oldukları varsayılan Rusya ve Çin’in tarihsel perspektifte yıllardır ABD’ye bir kin ve düşmanlık beslemekte olduğu kaydedildi.
Amerika Katolik Üniversitesi’nde tarih profesörü olan ve Ukrayna’daki savaş üzerine bir kitap yazan eski Dışişleri Bakanlığı yetkilisi Michael Kimmage da konuya ilişkin açıklamalarda bulundu.
Kimmage, “Evet, Çin, Kuzey Kore, İran ve Rusya arasında muhtemelen çok mütevazı bir koordinasyon var, birbirleriyle konuşmaları ve ABD veya Batı ile aynı hayal kırıklıklarından bazılarına sahip olmaları anlamında” ifadelerini kullanarak ülkelerin çıkarları söz konusu olduğunda farklı şekilde davranabildiklerini kaydetti.
Selma Savcı